Akciğer Sönmesi (Pnömotoraks) Belirtileri, Tanı ve Tedavi Aşamaları
Akciğerlerimiz solunum sırasında havayla dolar ve bu havayı koruyucu katmanları sayesinde bünyesinde muhafaza eder. Ancak akciğerlerde herhangi bir sebep sonucunda delik açılması çeşitli komplikasyonlara neden olur.
Pnömotoraks
Akciğerlerimiz yapı itibariyle esnek bir yapıdadır ve solunum sırasında tam kapasite olarak çekilen havayı muhafaza edecek yapıdadır. Akciğerlerin solunum yoluyla çekilen havayı içinde muhafaza etmesine yarayan en önemli doku dış koruyucu zardır. Bu zar oldukça dayanıklı bir yapıda olmasına karşın dış veya iç etkilere maruz kalarak deforme olabilir. Bu durum beraberinde birçok komplikasyonuda beraberinde getirecektir.
Akciğerlerde biriken havanın çeşitli sebepler ile göğüs boşluğuna dolması durumuna pnömotoraks denir. bu durum akciğerlerin hava kapasitesinin düşmesine böylece hastanın solunum güçlüğü çekmesine sebep olmaktadır.
Göğüs boşluğunda hava birikmesi solunum yoluyla veya doğal yollarla dışarı transfer edilebilen bir durum değildir. Bu nedenle böyle bir durumda akciğerde meydana gelen sönmenin şiddetine bağlı olarak tıbbi müdahale gerekmektedir. Başlangıç seviyesinde fark edilemeyen pnömotoraks vakıalarında hayati tehlike oluşturabilecek bir çok komplikasyonun gelişme olasılığı oldukça yüksektir. Bu nedenle hastaların belirtileri fark ettiği an uzman bir hekime başvurarak gerekli tetkikleri yaptırmaları hayati önem arz etmektedir.
En Sık Görülen Nedenleri
Akciğer sönmesi yeni doğanlar da dahil olmak üzere her cinsiyet ve yaş grubunda görülebilen bir durumdur. Yeni doğan bebeklerde özellikle anne karnındaki evrede akciğerlerin yeterince gelişmediği durumlarda kendini gösterebilen bir durumdur. Ayrıca yapılan araştırmalarda annenin hamilelik döneminde sigara gibi kötü alışkanlıklarına devam etmesi bebeğin gelişimini olumsuz etkilediğinden bu gibi durumlara davetiye çıkardığı gözlemlenmiştir.
Pnömotoraks bazı meslek gruplarında bir meslek hastalığı olarak da kendini gösterebilmektedir. Bu durumun en sık rastlandığı meslekler dalgıçlık ve pilotluktur. Bunun başlıca nedeni bu meslek grubundaki bireylerin ani basınç değişikliklerine maruz kalmasıdır. Maruz kalınan aşırı basınç sonucunda akciğerlerin dokusunda deformasyon oluşmaktadır ve bu durum akciğerin patlamasına neden olmaktadır.
Bazı taraflarca kendiliğinden de oluşabileceğine dair bilgilere yer verilse de bu durum genellikle başka bir hastalığın bıraktığı hasar olarak olarak kendini göstermektedir. En sık görülen sebepleri arasında akciğer yüzeyinde oluşan ve standart akciğer grafilerinde görülmeyen bleb adı verilen hava kabarcıklarının oluşması ve zamanla bu kabarcıklarının patlaması sonucunda akciğer yüzeyinde delik oluşması gösterilebilir. Bunun yanı sıra zatürre, verem, sarkoidoz ve akciğer kanserinin bazı türlerinin zamanında tedavi edilememesi de nedenlerinden bazılarıdır. Bu sebepler sonucunda kapalı pnömotoraks oluşmaktadır. Ancak çok daha hayati sonuçlar doğurabilecek açık pnömotoraks göğüs travmaları sonucu oluşmaktadır. Özellikle kaburga kırıkları sonucunda görülebilen bu durum hasta için hayati risk oluşturan başlıca durumlardandır.
Belirtiler ve Tanı
Pnömotoraksta belirtiler hastanın beraberinde geçirdiği hastalıklara ve sönmenin şiddetine bağlı olarak farklılık gösterecektir. Tanı aşamasında kullanılan yöntemler hastanın taşıdığı belirtilere göre belirlenecektir. Ancak bazı türleri tehlikeli bir hal alana kadar çok belirgin belirtiler vermemektedir. Ortaya çıkan belirtiler ise çoğu zaman gribal enfeksiyonel hastalıklar ile karıştırılarak zamanında hekime başvurulmakta geç kalınmaktadır.
Belirtilerin şiddeti sönmenin şiddetine göre değişebileceği için başlangıç seviyesindeki belirtiler endişelenmeye mahal vermeyecek nitelikte olabilir. Bu aşamada hastaların bir çoğu bitkisel tedavi yöntemlerine başvurmaktadır ve bu durum hastalığın sinsice ilerlemesinden başka bir şeye sebep olmamaktadır.
Genellikle ortaya çıkan ilk belirti sürekli veya aniden gelişen nefes darlığı şikayetidir. Buna ek olarak mukus oluşumu da başlayacaktır. Müdahale edilmediği durumlarda bu oluşum şiddetini attıracak ve şiddetli balgamlı öksürük ile kendini gösterecektir. Bunun akabinde bazen kalp krizi ile bile karıştırılabilecek kadar keskin göğüs ağrıları baş gösterecektir. Tam bir sönmenin gerçekleştiği durumlarda ise nefes darlığı had safhaya ulaşabilmektedir. Tanı için kullanılan yöntemler sıklıkla solunum testleri, akciğer grafisi veya bilgisayarlı tomografidir.
Tedavi yolları
Tedavi aşamasına geçilmeden önce pnömotoraksa yol açan durumun doğru tespit edilebilmesi önemlidir. Çünkü tüberküloz gibi enfeksiyonel hastalıkların sonucunda oluşan pnömotoraksın tedavisinde ek olarak sebep olan hastalığın tedavisinin de beraber yürütülmesi gerekmektedir. Bu duruma yol açan etkenlerin tedavi edilmemesi pnömotoraksın tekrarlamasına ve bu durum da hasta için çok daha zorlayıcı ve tehlikeli bir sürecin başlamasına neden olacaktır.
Tedavi metodları hastalığın şiddetine yani sönmenin şiddetine bağlı olarak belirlenecektir. Sönme şiddetleri genellikle hafif sönme, orta şiddetli sönme ve tam sönme olarak gruplandırılmaktadır. %’15’in altında olan sönme durumları hafif sönme veya bir diğer tabir ile kısmi sönme olarak değerlendirilmektedir.
Öncelikle kısmi sönme durumlarında uygulanan protokol doku hasarını onarmaya yönelik ilaç tedavisinin yanı sıra göğüs boşluğundaki hava birikimini dışarı transfer etmek için boş bir şırınga ile hava alınır. Bu yöntem ile tedavi edilebilen vakıalar genellikle yatışı yapılmadan düzenli kontrol şartıyla birkaç saat içerisinde taburcu edilebilir. Orta şiddetli sönmenin yaşandığı durumlarda genellikle şırınga tedavisinden istenilen sonuç alınamadığı için toraks tüpü takılması gerekir. Pnömotoraksın birden çok görüldüğü durumlarda, mesleki nedenlerle oluşan durumlarda ve bleblerin grafide görülebilecek boyutta olduğu durumlarda cerrahi müdahaleye başvurulur. Cerrahi müdahale sonrasında hastaların pnömotoraksın tekrarlamaması için beslenmelerine dikkat etmeleri ve sigara kullanımını kesin olarak bırakmaları gerekir.