Pulmonoloji: Göğüs Hastalıkları

Sjogren Sendromunda Akciğer Tutulumu Nedenleri ve Tedavi Yöntemleri

Sjogren sendromu, vücudun savunma sisteminin dış bezler olarak da bilinen ekzokrin bezleri tanımayarak, kendi organlarına saldırdığı sistemik otoimmün hastalıklardan biridir.

Sjögren Sendromunda Akciğer Tutulumu Nedenleri 

Sjögren Sendromlu Hastada Akciğer Filmi 

İmmün sistem vücudu zararlı mikroorganizmalar, bakteriler, parazitler ve virüsler gibi her türlü yabancı organizmaya karşı savunan ve vücuda girdikleri anda onlara cevap veren bir koruma sistemidir. Otoimmün hastalıklar da ise immün sistem nedeni tam olarak bilinemeyen bir şekilde kendi vücut organlarını tanıyamaz ve onlara saldırır. Sjogren sendromu da immün sistemin ilk olarak ekzokrin bezlere saldırdığı otoimmün hastalıklardan biridir. Ekzokrin bezler göz yaşı kanallarında, tükürük bezlerinde, vajinal kanallarda ve solunum yolu üzerinde yer alan salgı bezleridir. Hastalık ile birlikte ilk olarak gözyaşı ve tükürük salgılarında azalma meydana gelir. Hastalığın ilerleyen dönemlerinde ise akciğer, böbrekler, mesane, gastrointestinal sistem üzerinde tutulum görülmektedir. 

Hastalık süresi 10 yıldan daha uzun olan kişilerde akciğer tutulumu ve periferik nöropati daha sık görülmektedir. 

Otoimmün hastalıklarda, hastalığın nedenleri konusunda yapılan araştırmalar devam etmekte ve konuyla ilgili farklı yaklaşımlar benimsenmektedir. Fakat bugüne kadar yapılan çalışmalar hastalığın nedenleri konusunda kesin ve genel geçer teoriler ortaya koyamamıştır. 

Akciğer Tutulumu Belirtileri

Sjögren sendromu hastalarında akciğer tutulumu nadir bir durum değildir. Göğüs röntgeni, solunum fonksiyon testi ve bilgisayarlı tomografi testlerinde göğüs semptomları olmayan hastaların bile bazı anormal akciğer fonksiyonlarına sahip olduğu görülmektedir. Sjögren sendromu hastalarında en sık rastlanan göğüs bulguları içerisinde interstisyel akciğer hastalığı ve küçük hava yolu anormallikleri yer alır. 

Sjögren sendromu her yaştan insanda görülebileceği gibi 40 yaşından sonra kadınlarda erkeklerden daha yüksek oranda görülür. Yaş ilerledikçe görülme sıklığı artar. 

Akciğer tutulumu belirtileri her hastada farklı klinik özellikler göstermektedir. Bazı hastalarda yıllar süren kuru öksürük şikayeti bazı hastalarda balgamlı olabilir. Hastanın akciğer hasarı arttıkça efor dispnesi adı verilen ve fiziksel aktivite sonucu ortaya çıkan nefes darlığı dinlenme durumunda da görülmeye başlar. 

Akciğer Tutulumuna Bağlı Cilt Renginde Değişme

Diğer belirtiler arasında

  • Sürekli yorgunluk hali, 
  • Solunum sırasında acı hissi, 
  • Solunum yolu enfeksiyonlarında artış görülmesi, 
  • Eklemlerde ağrı ve şişlik, 
  • Cilt renginde değişmeler, kuruluk ve deri döküntüleri,
  • Görme bozuklukları ve gözyaşı yokluğu, 
  • Merdiven çıkarken nefessiz kalma, 
  • Vajinal kuruluk ve ağrılı cinsel ilişki, 
  • Akciğerlerde plevral effüzyon yer alır. 

Ayrıca hastalık sırasında akciğerler dışında lenf bezleri, böbrek ve mesanede de tutulum gözlenebilir. Belirtiler diğer bulgular ile birleştiğinde daha ağrılı ve ağır olabilir. 

Tedavi Yöntem ve Süreci 

Otoimmün hastalıklarda tedavi yöntemleri kesin nedenler bilinemediğinden belirtilerin azaltılmasına yönelik uzun süreçleri kapsar. Bu yüzden hastalarda karamsarlık hali ve depresyon görülebilir. Kesin tanının ardından hastanın aynı zamanda motivasyonunu yükseltecek aktiviteler içine girmesi ve psikolojik yardım alması sürecin daha kolay atlatılması açısından önemlidir.

Hastalık birçok organ ve eklem tutulumunu içerdiğinden hasta Romatoloji uzmanı ile görüşmelidir. Farklı branşlarda hastalığın etkilediği tüm organların takibinin yapılması daha zor olacaktır. 

Tetkikler sırasında Ana, Anti-SSA, Rf antikor testi ve Anti LA testlerinden biri ya da duruma göre hepsi istenebilir. Akciğer tutulumunun erken dönem teşhisi için hiçbir bulgu olmasa bile doktorunuz düzenli aralıklarla akciğer filmi, bilgisayarlı tomografi ve solunum fonksiyon testlerini yaptırmanızı isteyebilir. Ayrıca yüksek çözünürlüklü bilgisayar tomogrofisi (HRCT), salgı bezi biyopsisi ve akciğer biyopsisi gibi yan testler de zaman içinde istenebilir. Hastalığın kesin tanısı sırasında tükürük ve göz yaşı testi yapılmaktadır. 

Tedavi sürecinde esas olarak kortikosteroid içeren ilaçlar kullanılmaktadır. Ayrıca yeni dönem tedavilerinde siklofosfomid, azatioprin, mikofenolat, moftel, leflunomid ve rituksimab dahil olmak üzere immünosupresif ajanlar kullanılmaktadır. 

Hastalığın erken dönem teşhisi ile akciğer tutulumu ilerlemeden önce süreci yavaşlatma şansı bulunmaktadır. İlaçlı tedavinin yanı sıra bazı yaşam tarzı değişikliklerinin de hastalığın ilerleme sürecini yavaşlattığı bilinmektedir.  Örneğin, doktorunuz tükürük bezi salgılarını harekete geçirmek için düzenli olarak sakız çiğnemenizi isteyebilir. Ayrıca hasta akciğer enfeksiyonlarından korunmak için her yıl düzenli olarak grip aşısı yaptırmalıdır. Hasta bağışıklık sistemini yoracak faaliyetlerden uzak durmaya çalışmalı, alkol ve sigara kullanmamalıdır.



1 yıldız2 yıldız3 yıldız4 yıldız5 yıldız (1 oy, ortalama: 5,00 puan
Loading...