Akciğerde Lenf Nodu Belirtileri, Sebepleri ve Tedavi Yöntemleri
Akciğerde rastlanan lenf nodu genellikle geçirilen bir enfeksiyon sonucu oluşan veya başka bir organdaki kanser hücrelerinin akciğere sıçrayarak yerleşmesi sonucu oluşan lezyonlardır.
Akciğerde Lenf Nodu
Akciğerdeki lenf nodu genellikle geçirilen enbfeksiyonlar sonucunda tedaviden sonra ciğerde kalan kalıntı bezelerdir. Bu bezeler her zaman için kötü huylu olmamakla birlikte kötü huylu olduğu ve kansere çevirdiği durumlar ile de karşılaşılabilir. Bu nedenle bu tip şüpheleri olan ve başlıca belirtileri taşıyan hastaların vakit kaybetmeden gerekli tetkikleri yaptırarak bir uzman hekime görünmeleri gerekmektedir.
Bu lezyonlar genellikle çapı 4 cm’den küçük olan ve iyi huylu bezelerdir. Ancak ihmal edilen ve zamanında gerekli tetkikleri yaptırmayan hastalarda tümörün kötü huylu olduğu durumlarda hastalığın teşhis ve tedavisinde geç kalınabilir.
Sebep olan faktörler arasında en bilinenlerinden biri sigara kullanımıdır. Teşhiste hastanın geçmişinde sigara kullanımı, geçirdiği hastalıklar, genetik yatkınlık, kanser geçirip geçirmediği ve hastanın yaşı gibi bulgular değerlendirilerek buna ek tetkikler ve tahliller ile birlikte nodülün iyi huylu, şüpheli yada kanser şüphesi yüksek olarak risk değerlendirmesi yapılır. Bu değerlendirmenin yanında belirtiler ve tetkiklerin sonucunda risk faktörlerinin çokluğuna göre tedavi uygulanır. Bu hastalık özellikle 55 yaş üzerindeki sigara kullanan bireylerde rastlanır. Bu nitelikteki bireylerin yaklaşık %30’unda akciğer lekelenmesine rastlandığı tespit edilmiştir. Nodülün iyi huylu olduğunun anlaşılabilmesi için çapının 4 cm’den küçük olması, hastanın kanser geçmişi veya belirtileri taşımaması, yapılan akciğer grafisinde kitlenin solid görünümde olması gerekmektedir. Buna ek olarak kötü huylu nodüllerde hastanın sigara kullanıyor olması, 40 yaş üzerinde olması, hikayesinde veya genetik haritasında kanser olması durumunda nodül detaylı incelemeye alınır. Bu inceleme sonucunda bezenin 1 cm’den büyük olduğu, solid görünümde olmadığı, geçmiş tetkiklere göre kitlenin çapının büyümesi gibi durumlar ile karşılaşıldığında patolojik incelemenin ardından kötü huylu olduğuna dair teşhis koyulabilir. Lenf nodülü olan hastaların bir çoğunda lenfoma akciğer tutulumu gözlemlenmektedir. Bu küçük çapta bir kanser türüdür ve çeşitleri mediastinal, parankimal ve plevraldir. En sık rastlanan çeşidi parankimal tutulumdur.
Lenf Nodu Belirtileri
Lenf nodu tedavi edilmediği durumlarda büyüyerek akciğerlerin büyümesine ve dahası sarılık gibi hastalıkların oluşumuna davetiye çıkarabilir. Teşhis ve tedavide geç kalındığı durumlarda nodül iyi huylu dahi olsa lezyonlar büyüyerek hayati risk oluşturabilecek sonuçlara yol açabilir. Bu gibi durumlara sebebiyet vermemek için hastaların kendilerindeki belirtileri iyi analiz ederek ihmal etmeden uzman bir hekime başvurmaları hayati önem taşımaktadır. Belirtilerin takibi ve gerekli takibin yapılarak teşhisin zamanında koyulabilmesi hastanın bu durumu en az hasarla atlatabilmesi için önemlidir.
Lenf nodülünün tedavisinin ihmal edildiği durumlarda hastalar farklı sorunlarla karşılaşacaktır. Özellikle göğüs bölgesindeki kemiklerde şiddetli ağrılara dahası kemiklerin güçsüz kalarak kolay kırılabilir hale gelmesine sebep olabilir.
Ateş ve halsizlik gibi belirtiler en sık rastlanan belirtilerdir. Şiddetli ateş nöbetleri hastalığın ilerleyen evrelerinde artış göstermektedir. Bu belirtilere ek olarak kilo kaybı ve iştahta azalma da en sık görülen belirtiler arasındadır. Ancak belirtiler bunla sınırlı değildir. Hastalığın hangi evrede olduğuyla doğru orantılı olacak şekilde şiddetli eklem ve kemik ağrıları da belirtiler ile birlikte seyreder. Bunların yanı sıra beyin reflekslerinde aksaklıklar ile birlikte unutkanlık da gözlemlenen bulgular arasındadır. İlerlemiş evrelerde kanda pıhtılaşma ve kaynağı belirlenemeyen kanamalar da görülebilir. Hastalarda genel bir güç kaybı yaşanacaktır.
Tedavi Yöntemleri
Öncelikle hastaların kanser riskini azaltıcı veya önleyici önlemler alması tedavi sürecinin olumlu sonuçlanabilmesi için şarttır. Risk faktörlerini ve lezyonların oluşumunu tetikleyebilecek etkenleri hayatından çıkarmayan hastaların tedaviye olumlu yanıt verme olasılıkları oldukça düşüktür. Özellikle 40 yaş üzerindeki hastalar kötü huylu nodül riskinedaha yakın olduklarından uygulanacak tedavi ve alınacak önlemler farklılık gösterecektir.
Hastaların alabileceği başlıca önlemler sigara ve alkol kullanımından uzak durmak, genetik yatkınlığın bulunduğu durumlarda belirtilerin artış göstermesini beklemeden hekime başvurmak, stres ve kötü beslenme gibi alışkanlıklardan uzak durmak ve yaşam kalitesini artırıcı etkinlikler yapmaktır.
Genellikle başlangıç seviyesinde iyi huylu lezyonların tespitinden sonra ilaç tedavisi ile başlanır. Ancak tedavi sürecinde lezyonlarda artış olması veya kitlenin kötü huyluya dönüşmesi gibi durumlarda ışın tedavisine başvurulabilir. Ancak ilerlemiş kötü huylu lezyonlarda ışın tedavisi yetersiz kalacaktır. Bu hastalara genellikle kemoterapi uygulanmaya başlar. Lezyonların kontrol altına alınamadığı durumlarda cerrahi müdahaleye başvurulur. Cerrahi müdahalenin ardından kalan lezyonların temizlenmesi için tekrar kemoterapiye başvurulabilir. Hastalığın erken teşhisi tedavinin başarıya ulaşabilmesi açısından hayati öneme sahiptir.
Kaynaklar
- http://www.istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/gogus_cerrahi/dr_serda_kanbur.pdf
- http://www.dicle.edu.tr/Contents/4f1fa916-7f52-440c-858f-8f6b21a51d8c.pdf
- http://www.diclemedj.org/upload/sayi/60/Dicle%20Med%20J-02958.pdf
- http://solunum.org.tr/TusadData/Book/374/2582015145731-2Mediyasten-Hastaliklari-ve-Cerrahisi-Kitabi-1–Kopya.pdf
- http://www.jcam.com.tr/files/KATD-1767.pdf